Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Zehir

Yıllar oldu; bu kapıdan geçilmeyeli, bu pencereden bakılmayalı… girilmeyeli değil çıkılmayalı. Maaşa bağladığım boya ustasının rulosunu her sallayışında ki bana olan bakışı, işin sonunda isteyeceği zam içinmiş. Hâlbuki her hafta perdenin açık kalan kısmından gözleri ile bana verdiği tedirginliğin bedelini ücretinden keseceğim aklına gelmemiş. 

1.Fragman :                                                                                                           

Herkes züccaciye de kırdığı fincanın parasını ödeyeceğini bilir de, kimse insanı kırdığında nasıl telafi edeceğini bilmez. 

Haftaya da aynı saatte gelmesini tembihledikten sonra perdeleri sonuna kadar açmanın zamanı gelmişti. Sövelerin bakımı ve dış cephe badanası, aile yadigarı bu gecekondunun güvenlik sistemini teşkil ediyordu. Boyanın haftaya kadar solacak olması güvenlik zafiyetini oluştursa da pencere kenarlarındaki yağlı boya her zaman durumu kurtarırdı. Usulca raftan Bir Akrebin Otobiyografisine uzandı. Kitabın baskısı, kâğıdın kalitesi sürekli okunmasına rağmen kendinden ödün vermemişti. Berjerin rahatlığıyla dizine aldığı ağır kitabı kaldığı yerden okumaya devam etti. 

2. Fragman:                                                                                                    

Akrepler mavi rengi tehlike olarak algılarlar ve yaklaşmazlar.

Sayfaları art arda bitirdikçe rahatlıyor, her bir tespiti harfiyen uyguladığını görünce endişesi her geçen dakika yerini güven duygusuna bırakıyordu. İşçi her ne kadar canını sıkmış olsa da günü kâr ile kapamanın keyfi bir başkaydı. Sabah işe gidenlerin, akşam eve dönenlerin, gece alemcilerin şerrinden emin olmak, ona hep bu kitaba koşma isteği uyandırıyordu. Dışardakilerin sallanan kolları, sürünen ayakları, sokulan burunları, ateş eden gözleri kendisine çevrilmiş birer askeri mühimmattı. Duvarları kendisine siper olan bu gecekondu rengiyle bu ailenin son kalesiydi. Her sabah evin önüne dikeceği gök bayrağın düşüyle uyanıyordu. Onun için Bir Akrebin Otobiyografisi istihbarattan edindiği en büyük sırdı. Bu tür kitaplar işlenen günahların çıkarıldığı birer merkez konumundaydı. 

3. Fragman:                                                                                             

Bir düşünce zaafına şahit tuttuğu vakit, gerçekleşmemeye mahkumdur. 

Aklı yine işçinin bakışlarına gitmişti. Bir dahaki seferde de aynı bakışlarla karşılaşıp karşılaşmayacağı düşüncesi içini sıkıntıyla doldurdu. Fakat bunu kimse bilmemeliydi çünkü bu, kitabın bir emriydi. Etrafının sarılmamasının tek çaresi bu… aniden gelen bir terlemeyle gözleri fal taşı gibi açıldı. Nerede hata yapmış olabileceğini düşündü. Evin içinde attığı voltalar bu esnada yeterli gelmiyor, daha önceleri yakınma gereği duymadığı evinin küçüklüğünden bu sefer rahatsız oluyordu. Eve yaklaşan tek kişi boya işçisiydi ve o da bir akrepti. Peki nasıl oluyordu da mavi rengi elinde taşıyabiliyordu?

Sayı: Sayı 09

Kategori: Öykü

Yazar: Reyhan Özsoy