Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Yanıtsız Sorular

65 saniyeye kaç ayrılık sığar? Bu sürede kaç kişi evinden, ailesinden, memleketinden hatta  bu dünyadan ayrılabilir? Kaç anne evladından ayrılır ya da kaç evlat annesinden? Kaç tane baba elini bırakamaz kızının ya da hangi baba ayrılıktan habersiz cebinde bisküvi taşır çocukları için? 

65 saniyede kaç hayat söner? Kaç çift son kez sarılmıştır? Küs ayrılanlar da var mıdır? 

Yaşanamamış kaç anı vardır? Kaç anne düşen evladının üzerine bulaşmış tozu ona yakıştıramayıp üstünü silkelerken evladının enkaz altındaki halini görmeye mecbur kalmıştır? Kaç çocuk masal dinlemesi gereken saatte ambulans sireni ve çığlık dinlemiştir? Minicik bedenlerin yaşadığı bu acı affedilebilir mi? Kaç gencin hayali yarım kalmıştır? Kimlerin umutları yıkılmıştır?  Kaç aile yok olmuştur ya da yarım kalmıştır? Soğuk bir şubat gününe kaç acı sığar? Tüm bunları cevaplayabilir misiniz? Bazı soruların cevabı olmaz ve bu sorular daima yanıtsız kalır.  

Bir insandan ayrılabilirsiniz ya da bir şehirden; bunlar dünyadan ayrılmaya benzemez. Onları telafi edebilirsiniz, o insanla  barışır şehre geri dönebilirsin. Peki dünyadan ayrılmak? Onun bir telafisi yok, her şeyi geride bırakmak; tüm yaşadıklarını, tüm tanıdıklarını, tüm gördüklerini, tüm duyduklarını… Bütün bunlar ne fena. Fakat ölüm kapıyı çaldığında ayrılık vakti geldiğinde ne denilebilir? 

“Alan sensin, veren sensin, kılan sen,

ne verdinse odur, dahi nemiz var?”

Mahmud Hüdayi’nin bu dizelerinden başka bir cevabınız olabilir mi? Ayrılıktan geriye yalnızca yanıtsız sorular ve büyük acılar kalır. 

 

Sayı: Sayı 03

Kategori: Deneme

Yazar: Rabia Egemen