Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Uçamamalar

Annesinin sıcaklığını rüyalarında hissetmekten gittikçe uzaklaşıyordu yavru kuş. Derdin devası bulunur derler, o da soğuğa karşı kardeşlerinden kalan bebeklik tüylerine sararak vücudunu, geçirmeye çalıştı gecelerini. Hüznü arttıran, bedeni ısıtan, hatıra dokumalı bir örtü oldu bu tüy yığını.

Heyecan ve neşeyle kanatlarını çırparak kavuşmuştu kardeşleri beyaz kılıklarına. Mavilerin arasına serpilmiş bulutlara yönelerek bulmuşlardı ait oldukları yerleri. Geriye kalan bu kara tüyler ise eskimiş kıyafetler gibi bırakıldı yuvada kalan küçüğe.

Oturdu yavru olan. Seyretti, geride kalanlara armağan bu manzarayı. Yusufçukların göl kenarındaki dansını, davul zarı gibi sinekleri halaya kaldıran kurbağa türkülerini, güneşin her gün ilerideki evin çatısına saklanırkenki son fısıltılarını. Biliyordu ki bu manzara yalnızca onun için hazırlandı.

Bahar geçti, çok sevdiği güneş daha fazla takılır oldu başının etrafında. Kuş bunu sevgisine karşılık olarak gördü. Yuvadaki kışlıklar kaldırıldı. Eskimiş battaniyeler de nasibini aldı bu temizlikten. Hatıra ilmekleri çözüldü, tüyler teker teker atıldı yuvadan dışarıya. Mutlu aşıklar gibi birbirlerine seranatlar yaptılar güneş ve kuş.

Zaman kum taneleri gibi ağac yaprakalarını dökmeye başladığı sıralarda güneş eskisi kadar görünmez oldu. Basit bir dargınlık olarak gördü bunu kuş, öyle olmasını umdu. Zorlu, karanlık bir kışın ardından gelen baharda, sabahın ilk ışıkları aydınlatırken dokunduğu her yeri, dağılmış boş yuvayı her zaman ki sıcaklığıyla sardı güneş.

Sayı: Sayı 05

Kategori: Kuş Günceleri

Yazar: Hanne Nur Özden