Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Sırrın Dağıldığı

Bugün gök yüzüne baktım.
Maviydi.
“Allah’ım!” dedim. “Beni gök sırlarıyla tanıştır.”
Yine de anlamazdım sırdan. Ama isterdim ki sır anlasın beni, aynalaşın.
Kırılmadan ve bin parçaya bölünmeden yansımalarım aynalasın.
Bir bütünlük içinde görmek kendimi, acziyet ve keyfiyetimi, bir mana bahşederdi varlığıma.
Göremedim.
Yansıma, sır olmayınca yanılsamadan ibaretti.
Yanıldım.
İnsanım, dedim yanılırım.
Gök diye, dokunabileceğim mavilikler aradım.
Deniz var, dediler, onu gör.
Denize baktım, maviydi. Denize dokundum, hareketliydi. Denizi gördüm, renksizdi.

Her gördüğüm baktığımdan farklı olarak bir şeyde eriyordu.
Bu şey sırdı.
Sanki sır, göğü kendinde saklıyordu.
Beni de saklasın, zerrelerim erisin istedim sırda.

Bugün gök yüzünden baktım.
Maviydim.
“Allah’ım!” dedim. “Beni kimsesiz bırakma.”
Yine de bilmezdim kimseyle olmayı. Ama isterdim ki bir ses duyayım.
Ses söze dönüşsün, söz seziye.
Dönüp dolaşıp kendimi aramaya başladığım bu anda bir şeylerin dönüştüğüne şahit olayım.
Sesimi duyarak ve sezime güvenerek olana şahitlik etmek beni özgürleştirirdi oldurma gayretinden.
Özgürleşemedim.

Bin parçaya bölününce duyulan ses, hakikat değildi.

Bin yansımaya kırılınca görülen, olan değildi.
Ben diye görebileceğim mavilikler aradım.
Rüya var, dediler, onu gör.
Rüya gördüm, maviydi. Rüyayı anlamadım, ilginçti. Rüyayı deneyimledim, renksizdi.
Her deneyimlediğim olandan farklı olarak dağılıyordu.
Bu dağılma sanrıydı.
Sanki sanrı noktayı çoğaltıyordu.[1]

Beni de çoğaltan bu sanrı, bir bütünlük arzusu uyandırdı içte.

Bugün gök yüzünde baktım.
Mavi gibiydi her şey.
“Allah’ım!” dedim. “Şükürler olsun.” Baktığım ve gördüğüm, duyduğum ve sezdiğimden farklı değil.


[1] “İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı.- Hz. Ali

Sayı: Sayı 09

Kategori: Deneme

Yazar: Vildan Tezel