Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Şiir ve Sokak

 

“The streets are our canvas, and life is the paint

 

Ralph McTell, Streets of London şarkısında sokak metaforu üzerinden hayata bir bakış atar ve modern hayatı tasvir eder. Sokaklar, şehirleşmenin başladığı kadim zamanlardan bu yana topluluk hayatının nabzının attığı, her köşesi binlerce hikâye barındıran deyim yerindeyse hayatın aktığı, hayat oyununun sergilendiği labirentvari sahnelerdir. Günlük hayatın rutini içerisinde çoğu zaman bizim için birer yapı ve insan yığınağından ibaret olan sokaklar sanatçılar, bilhassa da şairler için son derece ilham verici, sanatçı duyarlılığını uyarıcı ruh sahibi mekânlar olarak görülür. 

“Elinden tutmama, Londra’nın sokaklarını gezdirmeme izin ver,

Sana fikrini değiştirecek bir şey göstereceğim.” 

der McTell ve yaşlı adamdan unutulmuş kahramanlara kadar kentin ruhunda görünmeyeni göstermeye çalışır. 

Türk şiirinde “sokak” kavramı ele alınacaksa kanaatimce bu Necip Fazıl Kısakürek’in şiirleri ekseninde olmalıdır. Zira hiç kimse onun kadar sokaklardan başlayarak otel odalarına kadar modern hayat mekânlarının insan ruhu üzerindeki tesirini şiirleştirememiştir. En bilinen şiirlerinden biri olan Kaldırımlar’ın ilk dörtlüğü şu şekildedir.

“Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum

Şayet sanat tek bir çatı altında toplanmış geniş kapsamlı bir organizasyondan ibaret olsaydı girişine slogan olarak “Yolumun karanlığa saplanan noktasında, sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum” yazılabilirdi. Sanatçıyı sıradan insandan ayıran en önemli özellik yolunun karanlığa saplanan noktasında bir hayal görüyor olmasıdır. Necip Fazıl’ın poetikasına aşina olanlar bilir ki, sanatçı istese de istemese de, bilse de bilmese de mutlak hakikati arar. Kısakürek için şiir de ilahi marifeti aramanın bir vasıtasıdır. Şair, kendisini bekleyen ve hiçbir zaman menziline erişemeyeceği hayali anlatırken ufuk noktasını sokak metaforu üzerinden dile getirir. “Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık, Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet” der Ruh isimli esrarlı şiirinde. 

Kısakürek’in müstakil olarak Sokak ismini verdiği bir şiiri de vardır.

Öyle bir sokak ki, bu

Her köşede bir kadın;

Geçene, öz yolcusu,

Gibi bakar… Anladın…

Ve, kalbin sana sorar:

Bakıp geçmekte ne var?

Sen de her insan kadar,

Onlara aşinaydın….

Necip Fazıl’ın metafizik yönelimlerini bilenler mekân tasvirlerinde onun kastettiği şeyin görünür, maddi olanın ötesindeki ruhi ve buna bağlı mücerret-soyut hayat olduğunu bilirler. Sokaklar fiziki mekânlar olmanın ötesinde insanın ruhi birikiminin fışkırdığı esrarlı dekorlardır. Tabii ki, bakmasını bilen sanatçı gözüne…

Necip Fazıl aynı zamanda sosyal sahada mücadele yürütmüş ve inandığı değerlerin savunuculuğunu şiir yoluyla da yapmış bir şair ve düşünce adamıdır. Mesela Destan isimli şiirinde özelde içinde yaşadığı toplumun, genel olarak da bütün insanlığın acı bir tablosunu şiirleştirir. İnsanlığın yürüdüğü yolun yanlışlığını vurgulamak için yine sokak metaforunu kullanır: 

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!

Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,

Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;

Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!

Durum diye bir lâf var, buyurunuz size durum;

Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodurum…

Şairin, öldükten sonra da bir beyaz hayaletin upuzun çarşafında ruhu sokaklarda dolaşmaya devam eder:

Geceleyin, koskoca şehrin lâmbalarını,

Bir keskin üfleyişim söndürmeye yetecek…

Ezcümle Necip Fazıl’ın şiirlerinde sokaklar sıcak yarada kezzap gibi fikirlerin sembol mekânlarıdır. McTell, “Elinden tutmama, Londra’nın sokaklarını gezdirmeme izin ver; Sana fikrini değiştirecek bir şey göstereceğim” derken, Necip Fazıl da “sana fikrini değiştirecek bir şey göstereceğim: işte yaşadığın dünya, işte İDEAL dünya” der.

Sayı: Sayı 10

Kategori: Deneme

Yazar: Abdullah Koç