Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Şehadet Risalesi

Merhabalar!

Günlüğümün alengirli, karmakarışık ve gettolaşmış satırlarına hepiniz hoş geldiniz. Bugün burada birçok şeyi, masum hisleri ve cenazeleri, yad etmek için toplandık. Görüyorsunuz buralar epey karışık, kendimi “Dikkat!” uyarıları yapmaktan alıkoyamadığım günlerdeyiz. 

Sağda,

Solda, 

Önde ve arkada,

Kısacası her yerde birikmiş-biriktirilmiş binlerce söz yığınına denk gelebilirsiniz. Fazla yaklaşmamanızı, bu yığınlar etrafında belirtilen kırmızı çizgileri geçmemenizi öneriyorum. Aksi takdirde yığınların içinde gizlenen kırık kalp parçaları üzerinize yapışabilir,  derbeder olmuş bir halde buradan ayrılmak zorunda kalabilirsiniz, sonra da bir daha canınız buralara uğramak, aklınız buraları hatırlamak istemez, demedi demeyin.

Evet, başlayalım.

-.-

20 Şubat 2023 Pazartesi

Tüm protestolar dik duruşla mı yapılır? Metro istasyonlarındaki kambur oturuşumuz da kendi halinde bir protesto değil midir? Belki tüm protestolar dik duruşla yapılmayabilir ama tüm protestolar dik duruş üzeredir.

Ah şu nereden geldiği belli olmayan betonların arasındaki ağaçlı, çiçekli yeşilliğe yatsam, hayatımın en anlamlı protestosunu yapardım.

Hayır!

Protesto dediğin yatarak olmaz! Kıyamda duracaksın, hem de dimdik. Bir gün yatmak üzere alın üstü, 

Bir damga gibi,

Kapanırcasına O’na,

Sadece O’na doğru,

Bir daha kalkmamak için! 

14 Haziran 2023 Çarşamba

Mezar taşlarının üzerinden yükselen ağaçlar, 

Mezar taşlarının üzerinden yükselen aşklar,

İlahi emir ancak bu olabilir.

Ben peki?

Mezarımda yatarken bir ağacın kökleri kemiklerimi sarınca mı bulacağım Sen’i?

Şu karşımda duran ağaç, sırtımı yasladığım sütun, yüzüme çarpıp geçen rüzgar, rüzgar çarpınca alay eder gibi bir görünüp bir giden güneş… Ah güneş!

Bana ne diyorsunuz? 

İşte tam bunu sorarken kargalar şakımaya başlıyor- karga da şakır mıymış canım? Ama öyle deme alınır şimdi.-

Hele sen şakıyan kuş, senin dilini ben ne bilirim? 

İnsan insanı bilir mi, insan kendini bilir mi, ben seni tanır mıyım?

Yerde yatan ölü kara böcek, ben aslında sen miyim?

30 Haziran 2023 Mübarek Cuma

Hayal dünyasının en devamlı müşterisiyim, tüccarı da benim üstelik. Kendimi kendime satıyorum.

“Aslanım bak bakayım buraya, bunu kilosu kaça?”

Kendimi satıyorum, pek bir hevesle de satın alıyorum. Kendimi poşetleyip eve getiriyorum. Masanın üzerine koyup poşeti açıyorum.

A-a!

Bu da ne?

Bomboş, çeri çöpüne karışmış bir adet ben!

Bir adet ben almışım, hem de kendimden! 

İnsan bunu kendisine nasıl yapar?

Ne yapayım şimdi ben, benimle?

-.-

Kurban Bayramı’nın üçüncü gününün akşamındayız. Hayatımın ve kafamın neresindeyiz bilemem gerçi.

21 Ekim 2023 Cumartesi

Geçen gün hastaneyi bombaladılar. 

Bir çocuk, başka bir çocuk olan kardeşinin kulağına rahat bir şekilde şehit olabilmesi için ellerinden tutarak şehadeti fısıldadı.

Ah ellerim!

Zavallı ellerim!

Bu eller dün bir babanın elleriydi. İçlerinde evlatlarının kalan parçalarının, kanlarının ve kemiklerinin dolu olduğu poşetleri tutan bir babanın elleriydi.

Ah sesim!

Benim sesim bağırıyordu dün bir kadının ağzından, kulaklarımla duydum.

“Duyduk duymadık demeyin,

İnsan eti yemeyin!”

Kardeşlerim öldü, az önce ben gömdüm.

Evlatlarım öldü, az önce yine ben gömdüm!

Ben,

Ah zavallı ben!

Bir damla kan ve bir parça kemik, sığamadım şu koca dünyaya.

Ama bir gün mezarda,

Bu eller, bu ses ve bu ben, karışacağım toprağa.

Hiç var olmamış ve de hep varmış gibi, o zaman görürsünüz beni!

Bu ellerle sarılacağım boğazınıza,

Ve bu sesle fısıldayacağım kulağınıza:

Eşhedü ella ilahe illallah!

Sayı: Sayı 04

Kategori: Deneme

Yazar: Melike Nur Coşkun