Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Ruhumun Sâyesi

Nihayet son bardağı da durulayıp kenara koydum. İki gündür taziyeye gelen çok olunca, bulaşıklar da epey birikmişti haliyle. Yıkanmaktan buruş buruş olmuş ellerimi, kapıda asılan beyaz bir havluyla kuruladım. Bir tabure alıp açık pencerenin önüne oturdum. Derin ve uzun bir nefes çektim. Sokağın sessizliğini dinlerken, düşünmeyi ertelediğim her şey bir bir zihnimde nüksetti. Kendimle baş başa kalmaktan daha iyi bir seçeneğim olsaydı şayet, ertelemeye devam ederdim. Uzun bir süre öylece oturdum. Göz kapaklarım ağırlaşmıştı fakat uyuyamayacak kadar yorgundum. 

Bakışlarım gökyüzüne çevrildi, bir işaret istedim. Yaşamak gayretimi yeşertecek küçük bir işaret… Etraf hiç olmadığı kadar sakindi bugün. İkinci defa aldığım soluk titredi. Ayaklanacağım esnada, bahçedeki ıhlamur ağacından bir yaprak düştü önüme. Henüz iki hafta öncesine kadar parlayan, yeşil renginden eser yoktu. Sararmış ve ağaçtaki ömrünü tamamlamıştı. Turuncuya çalan renginin, güneşin yansıması altında ne kadar güzel göründüğünü düşündüm. Kilometrelerce öteden penceremin önüne düşen bu ışık hüzmesi, özgürlüğüne henüz kavuşmuş yaprağın pusulası olmalıydı; ibresi daima hakikati gösteren. Daha fazla incelemeye fırsat bulamadan sert bir rüzgâr esti, yaprak uçup uzaklaştı. Arkasından en güzel dileklerimi diledim;

“Uç sevgili yaprak, güneşli günleri bul. Bul ve kaybetme. Takip et pusulanı, turuncunun en güzel tonlarıyla parla. Gecenin gelişini engelleyemezsin, sabahı sabırla beklemeyi bil. Arza karanlık çöktüğünde, ayın arkasına saklananı hisset. Savrulmak seni yorar, rüzgâra karşı koy. Nereye gidersen git, yalnız olmadığını hatırla. Değişimi sev, hep aynı yollardan yürüme. Yokuşları çık, köprüleri geç. Yorulursan dinlen, zaruretlerinden çekinme. Kendini tanımaktan korkma. Merak et, düşün, izle. Her gün aynı yörüngede, tekrar ve tekrar doğan Güneş’in; seninle birlikte tüm kainatı aydınlattığına hayret et. Ancak o zaman mesrur olur şu küçük yüreğin, ancak o zaman zuhur eder sayelerin.”

Gönlümde tanıdık bir hafiflik, yüzümde küçük bir tebessüm… Pencereyi geri kapattığım esnada bir ses duyuldu: “Ayşe, çayı koydun mu?” Derin bir nefes daha aldım ve kalktım…

Sayı: Sayı 12

Kategori: Öykü

Yazar: Berra Tellioğlu