Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Rahmet, Gazap ve İlham

Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,

Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.

Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,

Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Necip Fazıl Kısakürek 

“Onların üzerine müthiş bir yağmur indirdik; önceden uyarılmış olanların yağmuru ne korkunç oldu!” (Neml 58)

Yağmur, bazen bir rahmet, bazen bir uyarıcıdır. İlahi gazabın bir tezahürü olarak indirilen yağmur, toplumların hatalarından dönmeleri için bir ikazdır. Bu tür bir yağmur, yıkıcı olduğu kadar öğreticidir; insana sınırlarını ve hatalarını hatırlatarak Allah’ın kudreti karşısındaki acziyetini gösterir. Kur’an-ı Kerim’de ve diğer kutsal metinlerde yağmur, kimi zaman helak edilen kavimlerin üzerinde bir ceza olarak tasvir edilir; bu da adaletin ve ilâhî gazabın eş zamanlı bir tecellisini yansıtır. Kimi zaman bir ibret unsuru olarak bahsedilse de yağmur hadisesi genellikle yeryüzünün canlılığını idame ettirebilmesi için Allah tarafından lütfedilen bir rahmet olarak görülmüştür. Nitekim Allah Resulü bir Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurmuştur: “Allah’ım, bize yardım eden, içimize sinen, ferahlık veren, bol, yararlı her tarafı sulayan bereketli bir yağmur ihsan eyle. Allah’ım bizi yağmurla sula, bizi ümitlerini yitiren kimselerden eyleme. Allah’ım! Kullarda öyle bir sıkıntı öyle bir darlık var ki senden başkalarına arz edemeyiz.

Farklı kültürlerde ve dinlerde de yağmur, derin sembolik anlamlar taşır. Antik Yunan’da Zeus’un yağmuru bereket ve güçle ilişkilendirilirken; Hinduizm’de yağmur Tanrısı Indra, hayatın devamlılığını sağlar. Benzer şekilde, Afrika’nın bazı kabilelerinde yağmur, toplumsal ritüellerde barış ve birliğin sembolü olarak görülür. Şamanizm’de de yağmur hemen her zaman doğaüstü güçlerin bir temsilcisidir. Orta Asya şamanlarında Tanrı’nın en büyük armağanlarından birisi istenildiği zaman yağmur yağdıra bilen “Yada Taşı”dır. Tanrı bu taşı büyük kamlara lütfetmiştir. Tüm bu inanışlar, yağmurun yalnızca bir doğa olayı değil, manevi bir bağlayıcı ve öğretici olarak algılandığını gösterir. O, insana hem varlığını hem de sınırlarını hatırlatır. Bereketle dolu yağmur taneleri, bir toplumun dirliğine vesile olurken, uyarıcı bir yağmur da insanlığın yanlışından dönmesi için bir çağrı olabilir.

Eski Ahit’in Tesniye bölümünde şöyle geçer: “Ve vaki olacak ki, eğer Allah’ınız RABBİ sevmek ve bütün yüreğinizle ve bütün canınızla ona kulluk etmek için bugün size emretmekte olduğum emirlerimi iyice dinlerseniz, o zaman buğdayını ve yeni şarabını ve zeytinyağını toplayasın diye diyarınızın yağmurunu, ilk yağmuru ve son yağmuru vaktinde vereceğim.” Yağmur, burada Allah’a hakkıyla kulluk etmenin mükafatı olarak ilahi kattan bir hediyedir. Hristiyanlık inancında da yağmurun yağması duaların kabul olduğu anlamını taşır.  

Edebiyatta ve Sanatta Yağmur

Edebiyatta herhalde metafor olarak en fazla kullanılan kelime yağmurdur. Hem Türk edebiyatında hem de dünya edebiyatında yağmur aynı oranda sık başvurulan bir unsurdur. Yağmurun en fazla işlendiği edebî alan da tabii ki şiirdir. Zaten yağmur, hatırlattığı her şeyle şiirsel bir olgudur. Ünlü sinema yönetmeni Andrey Tarkovski, bir söyleşide kendisine bir filmindeki bir sahnede yağan yağmurun falanca şeyi sembolize edip etmediğini soran kişiye, “Hayır” der, “Orada yağmuru, sahnenin şiirselliğini artırmak için kullandım!” der. Yağmurun yağışında gerçekten de olağanüstü bir şiirsellik vardır. Bundan dolayı da sanatçılar için yağmur en önemli ilham kaynaklarından olagelmiştir. Müzikte de yağmur temasının sık kullanıldığını görüyoruz. “Bu sabah yağmur var İstanbul’da…” sözleriyle açılan MFÖ şarkısı bunun en güzel örneklerinden biridir. Gabriel Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanında uzun uzun tasvir ettiği karakterinin ölümünü “Bir salı günü öldüğünde yağmur başladı.” diyerek ilan etmesini de buraya not etmek gerekir. 

Allah’a Yakınlık Remzi

Bizler, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte iken, üzerimize yağmur yağdı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yağmur suyu değsin diye elbisesini açtı. Bedenine yağmur isabet etti. Bunun üzerine biz ona: ‘Niçin böyle yaptın?’ diye sorduk. Buyurdu ki: ‘Bu yağmur, Rabbimden yeni geliyor (Rabbimin henüz yeni yarattığı bir rahmetidir).’

İbni Arabi Hazretleri bu Hadis-i Şerif’i “Çocuk” hikmeti içerisinde Allah’a yakın olanın Allah’a daha uzak olanı teshir etmesi olarak nitelendirir. Çocuğun da büyüğe nazaran Allah’a daha yakın olmasından ötürü onu etkisi altına aldığını söyler. Zira yetişkin, çocukla meşgul olduğunda onun gibi davranır, onun seviyesine iner yani bir nevi çocuklaşır. 

Allah Resulü Hazreti Muhammed (sav) yağmur yağdığı zaman damlaları kendine isabet etsin diye mübarek başını açarak altında dururlardı. (Sebebini soranlara) “Yağmur Allah katından yeni gelmektedir.” buyururlardı. Peygamberin Allah’a olan marifetine bak ki, onu hangi sebep yüce, üstün ve parlak kılmıştır. Şu halde yağmur Allah’a yakın bulunmak dolayısıyla insanların en yücesi ve faziletlisi olan Peygamberi teshir etmiştir. Bu sebeple yağmurun getirdiği feyzden faydalanmak için kendilerini ona arz ederlerdi. Demek ki, yağmurun getirdiği şeyden Peygamber için ilahi bir fayda hâsıl olmasaydı mübarek nefsini onun tesirine arz etmezdi. Yağmurun bu risalet ve aracılığı suyun risaletidir. Çünkü Allah, “Canlı olan her şeyi sudan yarattık.” buyurdu. “Bunu iyi anla.”

(İbni Arabi, Füsus-ül Hikem)

Sayı: Sayı 11

Kategori: Deneme

Yazar: Abdullah Koç