Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Merhamet

Karşımda bir kız çocuğu, saçları dolaşmış, üstünde birkaç paçavra, tırnaklarına dolmuş toprak ve yemyeşil büyülü gözlerle… Uzun uzun baktım bu çocuğa, neydi içimdeki duygu? Acımak mı? Acımak biraz üstten gelir bana hep.Ücra bir köyde alt gelirli bir ailenin zihinsel engelli çocuğu olarak doğmak acımayı mı gerektirir? Acıyamazsam durumu kurtaran duygu nefret olur. Bu kızın toprak dolu tırnaklarına bakıp ailesine, doğumunda yaşanan komplikasyonlardan dolayı hekimlere ve yemyeşil gözlerine baktığımda ağlayasım geldiği için kendime nefret duymaya çalışırım. Gel gör ki kapatılmaya çalışılan her duygu patlak verir. Sinirlenmeye çalışırken akan gözyaşım gibi… İnancım yumuşatıyor kalbimi. O da diyorum, Allah’ın kulu; onunla benim aramda benim ona acıyacağım bir sınıfsallık bulunamaz. Çünkü inandığım Allah, hepimizin yaratıcısı ve eşitlendiğimiz kulluk mertebesinden bakınca o çok zor şartlarda doğmuş gibi veya ben çok iyi şartlarda doğmuşum gibi gelmemeye başlıyor. Herkesin diyorum imtihanı farklıdır. Acımak diyorum, inancı olmayanların icat ettiği bir duygu olmalı. Rastgele geldiklerini düşündükleri dünyada şanslarına çıkan aile ve şartlara sığını verip biraz kötü durumda doğan insanlara acımamaları kaçınılmaz. Çünkü onlara göre ne önceden vardık ne de sonra var olacağız, o zaman bu şartlar, gerçek olan tek şey olmalı. Bu yüzden de bu küçük kıza acıyabilirler ancak. Müslümanlar merhamet eder ama merhamet acımak gibi sinsi bir duygu değildir. Acımanın içinde her zaman  kendi halinin böyle olmadığına sevinme duygusu yatar sanki. Başkasının kötü durumuna bakıp haline şükretmek yüreği açık her insanın iğreneceği bir duygu olmalı… Merhamet daha saf, daha yatay bir duygu sanki. Biz diyorum inanalım, merhamet edelim.

Sayı: Sayı 08

Kategori: Deneme

Yazar: Hatice Akkaş