Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Kırlaşmış Saçlarımı Aydınlatan Gündüzlerdi, Sen Gecemi Aydınlat Mahperi

Kesintisizce dolardı ışık kabrin içine

Afitap o soğuk, alaylı gülüşü ısıtırdı, dumura uğrardı serendipçe

Efulim kaçıracağım seni gün doğumunda açan papatya ile toprak sevişince

Malaz beni içine çektiği anda ciğerlerimde hoş bir nefha

Tanrı huzurla uyuttu beni bilhassa senin adındı behâ

 

Güzelsin derdi bana lakin Güneş doğunca batmıyordu kahrolası çiller

Bilmezdi ki o benim dertlerimdeki izler

Eşkıya gibiydi Ay asra yemin etmiş gibi karanlıktı aydınlandığında ise Afife deliler

İhtiyar evvelinde işlediği günahları geceye anlatır derdine yanardı

Bilmezdi ki kırk haramilerin gezdiği sokakların gölgesinin hesabını Güneşe sorarlardı

 

Toprağı ısıtırdı marsel yalnız başına 

Onun altındaki küçük kediyi bastı bağrına 

Ardından bir ses yükseldi ah! yandım yavruma 

Boynu bükük öldü pişmanlığın, yasını tutabildin mi söyle bana

Sen ağıdın kıyamet rengine boyanmıştın hatırlasana 

 

Fırtınayı güneşe devrettim uğultusunu dindiremediğim rüzgârım beni bekler

Çilem de yükseklere uçmuş, sen gibi işte tek derdi tutunamamış karsız yerler

Başlangıcında gölgeni ısıttım lakin senin için siyahlanmış evlat 

Ne özgürlük mutlu eder seni ne de öğütler 

Ve sonunun adıydı perdenin ardındakiler

 

Bohçasını alıp kaçtı eli kınalı gelin

Delikanlı elinde silahla bekledi hani sevdiğindi o senin

Ve bir ses yükseldi vicdanını azabına satmış adamın elinden

Ölmüştü güzel gelin yemenisine bulaşan kanlar süsledi suretini

Ayın davetine kurban ediliverdi 

Yaşlanmıştı tek odalı harabe evinde

Gündüzü kendine yasak etmişti, geceye ise korku dolu bir münferitti

Kırlaşmış saçlarımı aydınlatan gündüzlerdi, sen gecemi aydınlat mahperi

 

Sayı: Sayı 12

Kategori: Şiir

Yazar: İrem Demirdaş