Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Kapı Kolu Görevlisi

  Getirin tornavidayı! İyice boşa alın vidayı.                                                                                            

  Çalışmıyorsunuz efendim çalışmıyor.                                                                                                                        

Devlet dairesinin kapısı tam kapanmaz.                                                                                                                                 

Çevirin bakayım kamerayı. 

Mahkûm, hangi gazinodan geldiği belli olmayan sandalyeye iyice yerleşmişti. Hafif de kaykılmayı ihmal etmedi. Günah çıkarmaktan tek bir farkı vardı anlattıklarının; kâtibin ağır aksak tuşlara basışıyla kaydıydı. Aksaklığı unuttuğundan yahut şaşırdığından değil, görevini iyi icrasındandı. Menteşenin fısıltıdan haykırışa geçişi ağırlaştırıyor, kapı kolunun duvara toslamasıyla kâtibin hışımla kalkışı işleri aksatıyordu. Oysa ki, yeni gelecek Kapı Kolu Görevlisi her koğuşta konuşulmaya başlanmıştı. Gelenler muhakkak anadan doğma sağırlardan seçilirdi ki devletin sırrı da mahkûmun mahremi de sadece kâğıt üzerinde, kalın klasörlerde, tozlu raflarda kalsın.  

Annenin öldüğünü öğrendiğinde ne yaptın?

Sütlü kahve içiyordum, devam ettim.

Cevabın alay olup olmayışını anlamaya çalışan kâtibin sırtından inen ter, odanın havasını serinletmişti. Mahkûm, gözlerini ayırmadan bakıyordu, kafasını bir şey arar gibi belki sağa sola çevirseydi daha kolay olurdu kâtibin hüküm verişi. İlk önce adliye flaması hareketlenmeye başladı. Ülkenin bayrağı mahkûm tarafından korunuyordu. Bıraksalar fırtına gelse deviremezdi. Kâtip az öncekinin intikamını almak istercesine mahkûmdan yerini değiştirmesini istedi. Yakıştıramadı ona bayrağı koruyuşunu. İçeri giren esinti terini ısıtmış olmalıydı ki, kapının ağzındaki iri yarı görüntü düştüğü durumdan kaçışını sağlamıştı. Yeni yürürlüğe konulan üniformayı giydirmişler delikanlıya. Sağar olmasaymış asker olur, tetikte tuttuğu; kapı kolu olmaz, tüfek olurmuş zaar. Masanın üzerindeki ikramlıklara ilişti gencin gözü. Belli ki acıkmış, ayağının tozuyla çektirmişler takımları. Ne yapmalı ki? Akşama kadar tüm mahkumların sorgusu bitmeli. 

Çıkabilirsiniz. Oğlum getir diğer mahkûmu!

Çıkmadan bir sorum olacaktı; kapının kolunu niçin tamir etmiyorsunuz. 

Tamir edelim de bütün kapı kolu görevlileri işsiz mi kalsın!

Sayı: Sayı 07

Kategori: Öykü

Yazar: Reyhan Özsoy