Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Ayrık Otu

Gurbet eli bizim için yaptılar

Çatısını pek muntazam çattılar 

Ölüm ile ayrılığı tarttılar 

Elli dirhem fazla geldi ayrılık

Karacaoğlan

Ölüm katılığı gecelerden,

Dağınık siperlerden atıldı ilk kurşun.

Narkoz sarhoşluğuydu hâlim,

Kalbime yıllanmış öfkeleri tıkıştırdım, 

Üç neslin hasretini biriktirdim. 

Tüm vuslatlar bir ayrılık ile mukadder. 

Öldüğümde tadacağım ayrılığın en katıksız lezzetini.

Ve yağan yağmurun serinliği, 

Belki ayrılığın insanlık tarihindeki ilk ismi.

Çıbansı bir yokluk kollar köşe başını,

Ama tüm bunlara rağmen dinmiyor acım. 

Olanları bilmek ağırlığından aklım kırıldı,

Olanları kendi canları yandığında öğrenecekler,

Kendilerini olanların yükünden muaf edenler.

 

Elbet bir muştu yeşerecek,

Bu mücadele mabetlerde başladı, 

Ve mabetlerde bitecek.

Üzerimdeki camların yorgunluğu,

Ayaklarım kırılmışken, 

Uçmak derdine düşemem. 

Buymuş yaşadığım, 

Yaşım yaşına vardığında,

Bir gençlik hevesi mi diyeceğim bunca kargaşaya.

Sen benim yaşındayken, 

Minarelerden ezanlar söküldü,

Sabah giderken yoldan çevirdi seni askerler,

Sen bir milletin ayrılığına şahit oldun geçim derdinde iken,

Ben ise bir milletin kendi vuslatını anımsama arefesine.

 

Sustuğum boşa değildi.

Kör aydınlık, dökülmüş duvar, ıslak rüzgâr.

Söyleyin bana, yorulmaksızın hangi acımı dindirebilirim. 

Kaçtıklarım ölgün birer yüz gibi aynada,

Sönük bulut, yorulmuş at, kırılmış ne varsa.

Kadere ayrılık yazılmış ise,

Uzansam da değmez ellerim ellerime.

Sen bir milletin ayrılığına şahit oldun hayat telaşında iken,

Ben ise bir milletin kendi vuslatını anımsama arefesine.

Sayı: Sayı 03

Kategori: Şiir

Yazar: Mümtaz Özlen