Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Ateş Böceğinin Çağrısı

Merhametten yoksun, bir Temmuz akşamıydı
Hilal, kim bilir hangi dağın ardında mahzun
Bayram da beklenmiyordu zaten
Sonra nasıl olduysa,
Ağustos böceklerinin türküsüne,
Eşlik ederken buldum kendimi.
Oysa, onlara verecek alkışım yoktu,
Zaten, boştu ceketimin cepleri de
Üstelik yırtık.
Az ötede sızlanan kuzulardan da habersizdim.
Biliyorum, kurtlara öfkelenmek de boşunaydı.
O vakit
Karayel rüzgarlarıyla biledim hıncımı
Kutup yıldızını perdeleyen, bulutları zemmettim.
Fırlatıp attım, navigasyonu bozuk,
Zaman çarkını,
Kırmızı döpiyesli kadınların paylaştığı,
Videolardan yüz çevirdim.
Hikâye paylaşacak takatim de yoktu zaten
Şerha şerha yarılmıştı umutlarım.
Durdum ve yakardım
Ulu tanrım,
Gözyaşlarımı seyreltecek,
Bir damla yaz yağmuru için,
Kaç ayet okumalı?
Kaç tesbih tanesi dolanmalı boynuma?
Nerede felah bulacak şu yorgun ayaklarım.
Çaresizim, 

Uzun bastonlu Gendalflar giriyor rüyalarıma,
Oysa mum yakmış da değilim, aziz Valantin’e
Zeus Altarı bilmem, ne söyler yolda kalana.

Umrumda da değil zaten

Olimpos’un canı cehenneme
Kulun Musa’nın hatırına.

Bir şimşek düşür şu dağa, Rabbim!
Sana kolaydır,
El-Hadi isminle nazar et
Şu ateş böceğinin kanadına
Ki yol versin darda kalan kuluna.
“İyyake na’budu ve iyyake nestain.”

 

Sayı: Sayı 06

Kategori: Şiir

Yazar: Mehmet Bulayır