Sürgün Dergisi'ne destek olmak ister misin?

Destek Ol

Sürgün Dergisi Logo

Aklın Velayeti

Deliliğim, sonunda, bana bir ebedi hayat bilinci olarak geldi.”

Delilik şaşısı, içindeki ikiliğin yankısını aynaya vurdu. Zihnini bulandıran canavarları yaratıp oyunlarla inancını alt etmeye çalışan yanını gösterdi ona. Esrarengiz bir dehşet, şifa arzusunu kamçılayınca üzerindeki soğuk uykunun kalıntısını silkeledi, attı. Aklın velayetini alabilmek için kendisine dava açtı.

Şimdi bir mahkeme odasında Hakkı’nı aramak için aklanmak istiyor benliğinden çünkü biliyor ki hasta etme suçu insanın değil, kara bulutlar inşa ederek içindeki saadeti bozguna uğratanın. Bu yüzden korunmaya muhtaç olan akla sahip çıkmak için ip cambazı gibi korkunun ateşine düşmemeye çalışarak sıhhatine doğru yürüdü. Kurtuluşa davet eden mübaşirin sesiyle irkildi:

– 2023’e 36 esas dosyalı! Davacı: İnsan. Davalı: Benlik.

Bu, hakikat perdesinin aralanıp gerçeğin hayalden sıyrılacağı ve duruşmanın savunmasız kalan akla sahip çıkılmasıyla son bulacağı bir başlangıçtı. Benlik’in avukatı şeytandı. İrade yetisini kaybetmiş olan insanın vekili ise yoktu.

Hakim konuştu:

-Düşünceleri birbirine düşürüp aklı çatışma ortasında bırakmışsın.

Benlik’in avukatı savundu:

-Sayın Hakim, suç müvekkilime ait değildir. İnsan, yeterince akledemedi. Eğer iç ve dış tehditlere karşı iradesine sahip çıkabilseydi akıl, hasta düşmeyecekti. Kendisinin amacı ihmalkârlığını örtbas edip müvekkilimi müşkül duruma düşürmektir. Görülen odur ki karşı tarafın aklın yetisini sahiplenecek bir kuvveti yoktur. Bu durumda ona bakma yükümlülüğü gösteremez.

Dilekçede Benlik’in aklı kaçırma teşebbüsü olduğu iddia edilmişti. Hakim delilleri inceledi. Ardından insana sordu:

-Benlik gerçekten aklını tutsak etmeye kalkışıyorsa neden onu korumaya çalışmadın?

İstila edilmekten harap olmuş aklına dönüp baktı. Onun yıpranmışlığında kendine bir pay çıkardı ve sonra bu belanın baş edilemeyecek bir raddeye doğru gittiğini fark edip acizliğine üzüldü. Son bulsun istiyordu artık bu belirsizlik. Bir ayıp gibi saklamaktan yorulmuştu noksanlığını. Biri çıkıp hükmü versin, aklını balçıktan çekip alsın ve en berrak sularda paklasın istiyordu. Kalbinin telkinleri melekelerine ulaşsın diye bedeller ödemişti. Kargaşa çıkmazının tok sesli kavgalarından, huzurun yatıştırıcı sessizliğine varabilseydi ağlamayı yutkunmayacaktı şimdi. Birden herkesin gözlerini kendisine diktiği şu salonda “Tüm olanların sorumlusu benim. Benlik’i de ben ayırdım kendimden.” diye haykırmak, her bir taraftan üşüşen güçlükleri başından savmak istedi. Haklıyken haksız duruma düşmesi hakkında hiçbir fikri yoktu bu nedenle birilerinin onun yerine itiraz etmesi, olayı aydınlatacak bir kahramanlığı sergilemesi için bekleyişe koyuldu. Şuuru gitgide körleşiyor, kaçınılmaz son en nihayetinde yaklaşıyordu.

Kapı açıldı.

Bugüne kadar hangi işe koyulsa eline bulaştıran, yoluna bariyer çekip kendisini durmaya mahkûm eden, duygularını kuşkusu altında yavaş yavaş yitiren kişiye bir vekil atandı.

-İtirazım var, Hakim Bey. Müvekkilim büyük bir kumpasın ortasında mağdur bırakılmıştır. O, Hakk’ını ararken kendi kuyusuna düşenlerdendir. Çelişkilerin uyandırdığı huzursuzluğun zaruretidir kendisini aldatan. Benlik’in avukatının akla saldığı vehimler yüzünden parçalanmış bir vaziyette çileye göğüs germesi, kendisine mühlet verilirse dayatmalardan kurtarılan aklını başına devşireceğini göstermektedir. Yüce mahkemenin, anlaşmazlığa son verip beyanımızı dikkate almasını ve verilen kararın insan lehine sonuçlanarak cevherin parlaması için imkân tanımasını talep ediyorum.

Şeytan söze karıştı:

-Yalan! Sayın Hakim, bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. İnsan hiçbir zaman ışığını bulamayacaktır.

Tartışma giderek kabardı, sesler birbirine karıştı. Şimdi hakimin vurucu manevrası, gidişatı belirleyecek ve vekilin yetişen yardımı sayesinde, korunması için akla bir şifa kozası örecekti. Böylelikle bilinç söküğünü dikmeyi beceremeyen insanın yazgısı şekillenecek, lüzumsuz duygulanım nöbetleri durdurulacaktı. 

“Yaz, kızım. Gereği düşünüldü. Her iki tarafın da savunmaları alındı. İddianameyi destekleyen delillerin tespit edilmesi sonucunda, Benlik’e uzaklaştırma kararı verilmesi uygun görülmüştür. Bu durumda yaratıcısının himayesinde olan aklın velayeti, insana emanet bırakılmıştır.”

Sayı: Sayı 04

Kategori: Deneme

Yazar: Edanur Kaya